OBEZİTE (ŞİŞMANLIK)

 OBEZİTE (ŞİŞMANLIK) Obezite,vücuttafazla miktarda yağ dokusu bulunmasıdır.Ortalama insan ömrünün çok uzun olmadığı dönemlerde obezite güç ve sağlık göstergesi iken günümüzde tedavisi gerekli bir hastalık olarak kabul edilmektedir.Vücut yağ oranları erkeklerde ağırlığın %15-18’ini, kadınlarda ise %20-25’ini oluşturur.Erkeklerde bu oran %25’i , kadınlarda ise %35’i geçerse şişmanlık oluşur.

Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada obezite görülme sıklığı giderek artmaktadır.Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 1995-2000 yılları arasında dünyada obezitenin %50 artarak 300 milyona ulaştığını ve mutlaka tedavi edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu ilan etmiştir.

Ülkemizde şişmanlık, gelişmiş batı ülkelerinden geri kalmamakta,özellikle kadınlarda %30 gibi yüksek bir yüzde ile görülmektedir.Türkiyede yapılan bir çok çalışma sonucu değerlendirildiğinde her üç kadından biri ve her beş erkekten biri şişmandır.Genel obezite sıklığı ise %25’tir.ABD’de bu rakam %33’tür.

 Kimlerde şişmanlık daha sıktır?

 *Endüstrileşmiş, gelişmiş ülkelerde yaşayanlarda daha  sıktır.

*Şehirlerde yaşayanlarda daha sıktır.

*Kadınlarda erkeklere göre daha sıktır.

*Yaşla azalan metabolizma hızı obeziteyi artırır. Fakat günümüzde çocuklarda ve adolesanlarda şişmanlık giderek artmaktadır.

*Yeterli fiziksel aktivitede bulunmayanlarda sıktır.

*Düzensiz ve yüksek kalorili beslenen bireylerde (özellikle fast-food beslenenlerde)

*Eğitim düzeyi ve gelir azaldıkça obezite artmaktadır.

*Evlilik sonrası obezite artar.

*Alkol tüketimi obeziteyi artırır.

*Sigaranın bırakılması sonrası kilo artışı olabilmektedir.

   Neden şişmanlıyoruz ?

OBEZİTE (ŞİŞMANLIK)Harcadığımızdan fazla kalori aldığımızda fazla enerji vücudumuzda yağ olarak depolanır ve şişmanlarız.Şişmanlığın oluşumunda başlıca neden hareketsizlik ve aşırı kalori alımı olmakla birlikte genetikve çevresel faktörlerin,psikolojik durumun,bazı hastalıkların da önemli etkileri vardır:

*Alınan bazı ilaçlar:Kortizoniçerikli ilaçlar, psikiyatride kullanılan antideprasan ve antipsikotik ilaçlar, doğum kontrol hapları

*Hormonal hastalıklar:

a)Cushing sendromu (böbreküstü bezinin aşırı faaliyeti)

b)Hipotiroidi (tiroid bezinin yetersiz çalışması)

c)Polikistikover sendromu (kadınlarda yumurtalık kisti)

d)Büyüme hormonu yetersizliği

e)Hipogonadizm (seks hormon azlığı)

Şişmanlıkta kalıtımın (genetiğin) rolü

  Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtımsal faktörlerin %25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir.Şişman kişilerin çocuklarında obezite riski 2-3 kat fazladır.Anne ve babanın ikiside şişman ise çocuklarının %80’inde erişkin yaşta şişmanlık gelişir.Çocukluk çağında fazla kilolu olan çocukların yarısının erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır.

 Obezite tedavi edilmezse ne olur ?

Şişmanlık başta,  şeker hastalığı (diyabet), kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve inme dahil pek çok ağır  hastalığa sebep olur.Örneğin 6-8kg’lık kilo artışı, kilo almayan kişilere göre şeker hastalığı riskini iki kat artırmaktadır.Ayrıca obezite; meme,rahim,prostat,safra kesesi ve kolon (kalın bağırsak) kanserleri,reflü,uyku apnesi,eklem kireçlenmeleri,venöz yetmezlik (varisler),adet  düzensizliklerine ve psikolojik bozukluklara yol açmaktadır.

 Kimlere obez (şişman) diyoruz ?

Obezite tanısında pek çok yöntem olmasına rağmen beden kitle indexi (BKİ) ve bel çevresi ölçümü tanı için yeterlidir.

BKİ;

Kilogram cinsinden vücut ağırlığının, boyun metre cinsinden karesine bölünmesi ile hesaplanır.

kg / boy(m2)  ———>> Beden kitle indexi

Obezite,

18,5 – 24,9 kg/m2  ise NORMAL

25    –  30   kg/m2  ise AŞIRI KİLOLU

>  30    kg/m2  ise  ŞİŞMAN (OBEZ)

>  40    kg/m2  ise MORBİD OBEZ (ÖLÜMCÜL ŞİŞMAN) olarak sınıflandırılır.

BKİ’nin önemli bir eksikliği, obezitenin çok önemli komplikasyonlarıyla ilişkili olan vücut yağ dağılımı hakkında fikir vermemesidir.Yağların karın ve iç organlarda toplandığı şişmanlığa elma tipi şişmanlık diyoruz.Bu kişilerde vücudun üst yarısı şişmandır.Yağlar kalça ve uylukta toplanıyorsa armut tipi şişmanlık diyoruz.Elma tipi şişmanlık sağlık açısından daha tehlikelidir.Bu bireylerde kalp hastalıkları, şeker hastalığı ve kan yağlarında yükseklik daha çok görülür ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir.Bu nedenle vücut  yağ dağılımını yansıtan belirteçlerden bel kalça oranı ve bel çevresi çok yaygın kullanılmaktadır.Bel kalça oranı(BKO)nın kadınlarda 0,9 erkeklerde ise 1’in üzerinde olması durumunda elma tipi şişmanlığa işaret eder.

BEL ÇEVRENİZİ ÖLÇÜNÜZ

Göbek hizasından yapılan bel ölçümü erkeklerde 102cm, kadınlarda 88cm’den fazla olursa diyabet(şeker hastalığı),kalp hastalıkları açısından risk artmış anlamına gelmektedir.

Hem şişmanlığa neden olan hastalıkların ortaya çıkarılması hem de şişmanlığın yol açtığı hastalıkların saptanması açısından obezite tedavisinin beslenme uzmanları ve hekimlerin işbirliği ile düzenlenmesi gerekmektedir.

 

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI)

Küresel ölümlerin dördüncü önemli nedeni olan DİYABET (Şeker Hastalığı), ne yazık ki kişilerin çok önemsemediği, hatta hasta olduğu halde farkında bile olmadığı bir rahatsızlıktır. Şeker hastalarının %50’si sağlık durumlarının farkında değiller. Eğitim ve bilinçlendirme için; 14 Kasım Dünya Diyabet Günü olarak tüm dünyada  çeşitli etkinliklerle yürütülmektedir.

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI)DİYABET insülin salgılanmasında azalma ve/veya insülin etkisinin yetersizliğiyle oluşan, kan şekerinde yükselme ile birlikte ortaya çıkan, ilerleyici, sürekli tıbbi bakım gerektiren metabolik hastalıklar topluluğudur.

SINIFLANDIRMA;

Tüm diyabetlilerin; %80-90’ını Tip II diyabet,

Tüm diyabetlilerin; %5-15’unu Tip I diyabet oluşturur.

Ayrıca gestasyonel (gebelikte oluşan) diyabet ve bazı endokrinolojik hastalıkların seyrinde ve ilaç kullanımı ile oluşan diyabet tipleri de mevcuttur.

Diyabet, vücudumuzda pankreas bezinin insülin salgılamasında bozukluk oluşması ile ortaya çıkar. İnsülin, insan vücudunda oluşan metabolik değişikliklerden sorumlu temel hormonlardan biridir. İnsülin, gıda alımı olmadan, ya da gıda alımına pankreasın yanıtı olarak salgılanır. Gıda ile alınan glikozun(şeker) karaciğerde yağ ve glikojen, kaslarda protein ve glikojen, yağ dokusunda trigliserit şeklinde depolanmasına neden olur. İnsülin salgılanması bozulduğunda ya da var olan insülin görev yapamadığında (insülin direnci) kandaki glikoz dokularda glikojen, protein, trigliserit  formuna  dönüşemez. Bu da kanda şeker miktarını yükselterek hastalığın belirtilerini ortaya çıkarır.

Şeker hastalığı çok su içme, idrarda artma, kilo kaybı gibi gürültülü bir tabloda ortaya çıkabileceği gibi tamamen sinsi de olabilmektedir. Özellikle TİP II DİYABET başlangıçta hiçbir belirti vermez ve hastaların yarısı hastalığın sebep olduğu organ hasarları  kalp damar hastalıkları (enfarktüs,kalp yetersizliği),felç(inme), görme kaybı, böbrek hastalığı, ayak yaraları, dolaşım bozuklukları ortaya çıkınca hekime gelirler.

TİP I DİYABET; Çocukluk çağındaki kronik hastalıklar arasında ilk sırada yer alır. Dünyada çocuk yaş grubu içinde görülme sıklığı %0,02’dir.

Tip I diyabet, pankreasta insülin salgılayan adacık hücrelerinin hasar görmesi sonucu insülinin azalması, yetersizliği ile kan şekeri yükselmesi ile oluşur. Bu tip diyabet kuzey Avrupa ülkelerinde sık görülmektedir. Viral enfeksiyonlar, nitrozaminler pankreasta adacık hücre hasarını hızlandırarak Tip I diyabeti ortaya çıkarmaktadır. 40 yaş üstü doğuran annelerin çocuklarında Tip I diyabet riski 3 kat artmıştır.

Ailevi yatkınlık TİP II Diyabete göre daha az olup %12-15’tir.

TİP II DİYABET; Daha çok orta ve ileri yaşlarda görülen, gelişmiş ülkelerde görme sıklığı % 10’a kadar çıkan, dünyada hızla artan en yaygın görülen metabolik hastalıktır.

Yaş, cinsiyet (kadınlarda daha sık) kilo artışı-şişmanlık, fiziksel aktivite azlığı, düşük posalı doymuş yağlardan zengin beslenme, öğün atlama şeker hastalığının oluşumunu hızlandıran sebeplerdir. Ayrıca ailede diyabet varlığı, kişide Hipertansiyon, Hiperligidemi (yüksek kolesterol) bulunması, gebelikte şeker hastalığı saptanması ve düşük doğum ağırlığı Tip II Diyabet açısından yüksek risk oluşturmaktadır.

Kimler Şeker Hastalığı açısından taranmalıdırlar?

  • 45 yaş üstü tüm bireyler özellikle (beden kitle indexi) BMI > 25 olanlar
  • BMI >25 olup aşağıdaki risk faktörlerinin varlığında tarama daha erken yaşlarda önerilmektedir.
  • Fiziksel inaktivite,
  • Birinci derece akrabalarında şeker hastalığı olanlar,
  • İri bebek doğuranlar, gebelikte şekeri yükselen kişiler,
  • Hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastalığı olanlar,
  • HDL kolesterol < 35 mg/dl ve Trigliserit > 150 mg/dl olanlar,
  • Polikistik over sendromu ( yumurtalık kisti),
  • Daha önce açlık şekeri 100 mg/dl’den yüksek,125 mg/dl’ ten az olan saptananlar,
  • Damar hastalığı geçirenler,
  • Şizofreni hastaları.

Şeker Hastalığı Tanı Kriterleri:

  • 2 ölçümde açlık glikozu (şeker) 126 mg/dl ve üstü olan bireyler,
  • Çok su içme, idrar yapma, kilo kaybı semptomları varlığında rastgele ölçülen şeker değeri 200mg/dl ve üstü olan bireyler,
  • Şeker yükleme testi ( oral glikoz tolerans testi) sırasında 2. Saatteki ölçüm 200mg/dl ve üstü olan bireyler diyabetli (şeker hastası) olarak kabul edilirler.

Diyabet hastalığı tedavisiz bırakılması ve hedef kan şekeri değerinin sağlanamaması durumunda akut olarak (şeker komasına)ketoasidoza  ya da kronik  olarak kalp hastalıkları, damar sertliği (ateroskleroz),körlük ve diğer görme sorunları, böbrek yetmezliği, felç, sinir sistemi bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, bunama(demans),ayak yaraları sonucu uzuv kayıplarına sebep olmaktadır.

Bu kadar ağır sonuçlara sebep olan böyle bir hastalıkta erken tanı çok önemlidir. Son yıllarda PREDİYABET denilen bir klinik tablo tanımlanmıştır. Şeker regülasyonunun bozulduğu, diyabet öncesi dönem olup kalp damar hastalıkları için risktir.  100mg/dl < açlık glikozu <125mg/dl olan bireyler, OGTT  (şeker yüklemesi) sonucu 2. Saatte kan glikozu 140-199 mg/dl arası olan bireyler prediyabetik dönemdedir.

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI)Diyabet Önlenebilirmi?

Çin’de ve Finlandiya’da yapılan araştırmalarda PREDİYABETİ olan kişilerde programlı egzersiz ve kalori kısıtlaması ile TİP II DİYABET görülme sıklığında %40- 58 azalma saptanmıştır.

Prediyabetli bireylerin uygun diyet ve egzersiz programı almaları ve hekim kontrolünde olmaları gereklidir.

2003 yılı verilerine göre dünyada diyabetli hasta sayısı 194 milyon iken, 2025’te 333 milyon olması beklenmektedir. Ayrıca prediyabetli hasta 2003’te 314 milyon iken 2025’te 472 milyon olması beklenmektedir.

Türkiye’de TİP II  DİYABET görülme sıklığı %7,2, glikoz tolerans bozukluğu görülme sıklığı %6,7. Ülkemizde yaşayan diyabetli bireylerin %32’si hastalığının farkında olmadan yaşamaktadır.